İlk Bakış: 2023 Kış Sezonu
İlkbahar sezonunda yayınlanacak olan birçok büyük isimden önce tadımlık niyetinde bir sezon.

VINLAND SAGA SEASON 2

VINLAND SAGA SEASON 2

Stüdyo: MAPPA

Türler: Aksiyon, Dram, Macera

Kaynak: Manga

 Vinland Saga üç senelik uzun bir aranın ardından geri döndü ve bu sefer MAPPA çatısı altında animeye uyarlanıyor. Peki neden stüdyo değişimi yaşandı? Bu, çok fazla sebebi olan uzun bir konu o yüzden burada sadece ufaktan bahsederek geçeceğim. Wit Studio, büyük borçlar içinde yüzüyor, o yüzden de Vinland Saga gibi stüdyoyu yoracak ve kendilerine getirisi fazla olmayacak serileri bırakıp daha çok orijinal işlere odaklanmak istedi, bu yüzden de seri ilk başta ortada kaldı. Ardından ilk sezonun yönetmeni olan Shuuhei Yabuta bir şekilde MAPPA'nın üst yetkililerini ikna ederek serinin devamının gelmesini sağladı. Peki, bu stüdyo değişikliği prodüksiyon kalitesini nasıl etkilemiş? Bu sorunun cevabını bu yazıda verebilmek için 2022 bitmeden önce ilk sezonu tekrar izlemeyi planlıyordum ama maalesef buna zaman bulamadığım için bu yazıda onu es geçip ilk üç bölümdeki prodüksiyon kalitesini kendi içerisinde değerlendireceğim.

 Şu ana kadar yayınlanmış olan bölümlerdeki görsel kalite çok tutarsızdı. Geniş çekim sahnelerin çoğu, ortamda çok fazla karakter varken bu karakterlerin sanki üstünde bulundukları arkaplana ait değilmiş gibi gözükmelerinden ötürü tuhaf duruyordu, çizim kalitesi bazı sahnelerde gözle görülür biçimde düşüyordu ve animasyon kalitesi genel olarak kısıtlıydı. Ancak, yakın çekim sahnelerin birçoğu detaylı karakter çizimleri barındırırken manzara sahneleri de kullanılan ışıklandırmalar sayesinde nefes kesici gözüküyordu. Bu sezonun çoğunlukla iyi karakter animasyonları barındırmayacak olması büyük bir talihsizlik olsa da en azından yazım kalitesi konusunda potansiyel yüksek. Zaten eğer forumlarda veya başka tartışma platformlarında az biraz dolaştıysanız Vinland Saga Season 2'de uyarlanacak olan ve çoğu hayranın "Farmland Saga" olarak adlandırdığı olay örgüsünün ne kadar çok övüldüğünü görmüşsünüzdür. Ben her ne kadar mangadaki bu olay örgüsünü okumamış olsam da hayranların söylediklerine gerek ilk sezonda gerekse de bu sezonun başlangıcında gördüklerimizden dolayı inancım tam. Çünkü, bu sezonun ilk üç bölümü sonunda ilk sezonun ilk dört bölümünde Thors'un bahsettiği "Gerçek Savaşçı" kavramının işlenmesi için gereken ilk adımları atmış durumda. Özellikle üçüncü bölümde Thorfinn'in artık ne savaş ne de intikam gibi kavramları umursamadığını net bir biçimde gördük. Artık geriye kalan tek şey, sezonun devamında Thorfinn'in çökmüş olan karakterini alıp güzel bir yeniden yapılandırmadan geçirmek; ve umarım, sezonun önemli kısımlarındaki yönetmenlik kalitesi ilk bölümdeki kadar iyi olur. Eğer bu mümkün değilse de umarım üçüncü bölümdeki kadar kötü olmaz.

NieR:Automata Ver1.1a

NieR:Automata Ver1.1a

Stüdyo: A-1 Pictures

Türler: Aksiyon, Bilim Kurgu, Dram, Fantastik, Psikolojik

Kaynak: Video Oyunu

 NieR:Automata, hikayesi hakkında çokça övgüler duyduğum bir oyundu ve her ne kadar oynamak istesem de bir türlü fırsatını bulamamıştım. O yüzden de bu anime uyarlaması dört gözle bekliyordum ve gerek oyunların hem yönetmeni hem de yazarı olan Yoko Taro ile yapılan röportajlar gerekse de ilk bölümleri izledikten sonra anladım ki bu uyarlama oyunu oynamayanların da hikayeyi deneyim için tasarlanmamış ve animeyi bitirsem bile oyununu da bir ara oynamam gerekecek. Neden mi? Çünkü, Yoko Taro'nun söylediğine göre bu animenin hikayesi oyundan farklı bir rota izleyecekmiş. Ayrıca, ilk bölümlerden de görüldüğü kadarıyla Aniplex'in bu projeyi pek de önemsediği yok. Prodüksiyon, özellikle CG kısmı, bazı kısımlarda çokça aceleye getirmiş hissettiriyor ve dördüncü bölümün açıklanmayan ileri bir tarihe ertelenmiş olmasının her ne kadar pandemiden olduğu söylense de birçok söylenti bunun bir bahane olduğunu ve proje planlaması kötü gittiği için bölümlerin ertelendiğini iddia ediyor. Konu Aniplex olduğu için de bu söylentilere inanmak çok kolay. Ancak, ben yine de bu animeden umutluyum. İlk bölümlerdeki hem yazım tarzı hem de 86 ve Last Exile'ı anımsatan atmosfer gayet hoşuma gitti ve ilerleyen bölümlerde ne olacağını da çok merak ediyorum. Takip ettiğim birçok kişi tarafından yazarlık konusunda övülen Yoko Taro'nun elinin değdiği bir iş olması da heyecanımı körükleyen başka bir etken. Umalım ki NieR:Automata Ver1.1a kısa sürede geri dönsün ve prodüksiyonda bir sıkıntı çıkmasın.

TRIGUN STAMPEDE

TRIGUN STAMPEDE

Stüdyo: Orange

Türler: Aksiyon, Bilim Kurgu, Komedi

Kaynak: Manga

 Ben ne bir Trigun hayranıyım ne de Trigun hakkında daha önceden herhangi bir içerik tükettim. Serinin ismini daha önceden tabii ki de duymuştum ve Trigun Stampede duyurulduğunda da her ne kadar bu yeni uyarlamanın önceki ile hiçbir alakası olmayacak olsa da kesinlikle Stampede çıkmadan önce orijinalini izlemem lazım demiştim ama ne yazık ki fırsat bulamadım. O yüzden birazdan Trigun Stampede hakkında söyleyeceklerim bu seriye ilk defa giriş yapan birisinin gözlerinden olacak.

 Öncelikle, ORANGE SONUNDA GERİ DÖNDÜ!!! Bu hem iyi hem de kötü bir haber. İyi olan kısmı; Orange'ın en son karşımıza çıkışı iki sene önce Beastars 2 ile olmuştu ve aradan geçen bu uzun sürede onlardan gelen herhangi büyük çaplı bir iş görememiştik, bu yüzden de Orange'ın yüksek prodüksiyonlu işlerini tekrardan ekranlarda görmek mutluluk verici. Kötü olan kısmı ise ben de dahil birçok kişi Orange'ın Beastars 2'den sonraki ilk işinin Houseki no Kuni'nin ikinci sezonu olmasını bekliyordu ama maalesef işler böyle yürümedi ve şu anda elimizde Houseki no Kuni'nin anime uyarlamasının geleceğine dair hiçbir bilgi yok, bu da olayın kötü olan kısmı. Houseki no Kuni'yi bir kenara bırakıp Trigun Stampede'e odaklanırsak; bu şov çıkmadan önce birçok söylenti Orange'daki ana ekibin Trigun Stampede üzerinde çalıştığı yönündeydi ve görünüşe göre bu söylentiler doğru çıktı, çünkü elimizde görsel bakımdan aşırı kaliteli bir iş var. Orange kurulduğu günden bu yana 3D anime konusunda çığır açan bir stüdyoydu ve bu geleneklerini Trigun Stampede ile de devam ettiriyorlar. Canlı ve akıcı animasyonlar, harika 3D modellemeler, 2D ve 3D'nin muhteşem bir biçimde birlikte kullanıldığı sahneler Orange'dan beklendiği üzere üst düzey bir kalitede karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra da herkesin şikayetçi olduğu ve Orange'ın bile çözemez denildiği insan karakterlerin 3D ortamda animeye aktarıldığında ortaya aşırı tuhaf bir işin çıkma konusunun altından da hakkıyla kalkmışlar. Diğer 3DCG karakter modellemeleri kullanılan animelere kıyasla Trigun Stampede 20 sene ileri bir teknoloji kullanıyormuş hissiyatı veriyor. Orange, Trigun Stampede'de şu ana çıkardığı iş ile bir kere daha, "En iyi 3D anime, geleneksel 2D animeleri en çok anımsatandır." teorisini doğrulamış durumda.

 Fakat, iş maalesef ki yazım kalitesi konusunda o kadar da iç açıcı durumda değil. Trigun Stampede'in şu ana kadar sadece ilk iki bölümünü izleme fırsatım oldu ve her ne kadar bu bölümlerdeki komedi güzel olsa da senaryoya dair geriye kalan tüm ögeler karman çorban hissettiriyor. Çok kısa bir zaman dilimi içerisinde çok fazla olay yaşanıyor ve bu da Trigun Stampede acaba seriyi bilen ve dünyasına çoktan hakim olan kişiler için mi yapıldı diye sormama neden oldu. Umarım ilerleyen bölümlerde senaryo rayına oturur ve ortaya prodüksiyon kalitesinin hakkını veren bir hikaye çıkar.

HIGH CARD

HIGH CARD

Stüdyo: Studio Hibari

Türler: Aksiyon

Kaynak: Multimedya Projesi

 High Card, bu sezon beklentilerimin en yüksek olduğu şovlardan bir tanesiydi ve ilk bölümlerini izledikten sonra gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki hayal kırıklığına uğramadım. Hikaye, büyümüş olduğu yetimhaneyi kapatılmaktan kurtarmaya çalışırken kendisini çok daha büyük bir işin içinde bulan Finn isimli gencimizin gözünden başlıyor. Finn, yetimhanenin kapatılmasını engellemek için yollar ararken birbirleriyle özel güçleri olan 52 karttan birisini ele geçirmek için kapışan iki adama denk geliyor ve bu ikilinin birbirleriyle dövüşürken kullandıkları kartların kendisinde olan ve şans getirdiğine inandığı kartın benzerleri olduğunu fark ediyor. Bu noktadan sonra Finn, ikilinin uğrunda kapıştığı kartı alıp kaçıyor ve peşine düşenlerden birisini de kendisinde olan kartı kullanarak alt ediyor. Buradan sonra da diğer adam tarafından kaçırılıyor ve gözlerini açtığı yerde karşılaştığı kişiler Finn'e kendilerinin kralın emri altında özel güçlere sahip 52 kartı toplamak için çalıştıklarını söylüyorlar ve Finn'i de ekibe katmak istediklerini açıklıyorlar. Finn de başka bir şansı olmadığı için mecburen ekibe katılıyor.

 Hikayenin başlangıcı kulağa klişe olarak gelebilir ve nitekim öyle de. Ancak, hikayenin şu ana kadar olan işlenişi çok eğlenceli. Animeden resmen stil akıyor. Gerek aksiyon sahnelerindeki gerekse de günlük sahnelerdeki animasyon ve çizim kalitesi en üst kalitede olmasa da yine de çok iyi ve sanat tasarımı çok hoş. Her ne kadar sezonun sonunda High Card'ın öyle unutulmaz bir şov olarak final yapacağını düşünmesem de yine de elimizde stil sahibi karakterlerin olduğu ve eğlenceli aksiyon sahnelerine ev sahipliği yapan bir şov var.

REVENGER

REVENGER

Stüdyo: Ajiado

Türler: Aksiyon

Kaynak: Orijinal

 Urobuchi Gen'in yeni hikayesi olarak öne çıkan Revenger, sezon başlamadan önce hem ismi hem de karakter tasarımlarından dolayı biraz temkinli yaklaştığım bir şovdu. Ancak, daha ilk bölümünden beni kendisine ısıtmayı başardı. Hikayemiz, batının yavaş yavaş Japonya üzerinde etkilere sahip olmaya başladığı ve samurayların yavaş yavaş yok olduğu bir dönemde geçiyor ve ölen kişilerin intikam dileklerini yerine getirmeyi işe dönüştürmüş bir grup tuhaf insanı konu alıyor. Ajiado'dan gelen bir iş olmasından ötürü görsel olarak vasat çıkmasını bekliyordum ama burada da beklentilerimin aksine bir kalite ile karşılaştım. Görsel kalite öyle ahım şahım olmasa da yine de hem animasyon hem de çizim kalitesi anlamında sezondaki çoğu işten daha iyi; ayrıca, kamera kullanımı da gayet başarılı. Umarım, sezon bittiğinde Revenger'ı Urobuchi Gen'in en iyi işlerinden birisi olarak anıyor oluruz.

Buddy Daddies

Buddy Daddies

Stüdyo: P.A. Works

Türler: Aksiyon, Komedi

Kaynak: Orijinal

 Öldürdükleri hedefin kızını annesine geri götürmeye çalışan ve ortak olarak iş yapan iki suikastçının hikayesini anlatan Buddy Daddies, daha şimdiden birçok kişi tarafından "SPY×FAMILY çakması" olarak adlandırılmaya başladı bile ve bunun nedenini görmek pek de zor değil. Evlilik ve süper güç konseptlerini çıkardığımızda elimizde SPY×FAMILY'ye fazlasıyla benzeyen bir iş var; ve bu benzeme olayı "temel ögeler benzese de ton olarak farklı" şeklinde de değil. Hem temel ögeler, hem ton, hem de komedi anlayışı baya baya SPY×FAMILY'ye benziyor. Hatta sanat tasarımı bile alıştığımız P.A. Works tarzından farklı ve SPY×FAMILY'nin tarzını andırıyor, tek fark kullanılan renk paleti. Ancak, bütün bu benzerlikler bu şovun kötü olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, ilk bölümler gayet eğlenceli. Evet, SPY×FAMILY'den "çakma" denilecek noktaya kadar esinlenmişler ama bunu ucuz bir şekilde yapmamışlar. Alışmış olduğumuz P.A. Works kalitesi hala yerli yerinde. Çizimler detaylı, animasyonlar akıcı, renk paleti göze hoş geliyor ve müzikler muhteşem. Eğer şovun ikinci yarısında hikaye daha da derinleşir ve kendi tarzını ortaya koyarsa sezonun sonuna geldiğimizde elimizde gayet kaliteli bir iş olabilir. Ancak, eğer bunu yapmak yerine tüm sezonu karakter dinamikleri üzerinden yürütmeye çalışır ve senaryoyu ilk bölümlerde olduğu şekilde bırakırlarsa bu şov SPY×FAMILY çakması olarak başlayıp SPY×FAMILY çakması olarak bitmiş olur.

Ars no Kyojuu

Ars no Kyojuu

Stüdyo: Asahi Production

Türler: Fantastik

Kaynak: Orijinal

 Ars no Kyojuu, sezon başlamadan önce var olduğundan bile haberim olmayan bir şovdu ama ilk bölümündeki ilginç dünyası ve güzel atmosferi ile beraber çabucak ilgimi çekmeyi başardı. Hikayemiz, kılıç ve büyünün hakim olduğu bir dünyada geçiyor. Bu dünyada insanlar büyük canavarlar tarafından saldırı altında ve bir yandan bu canavarları alt ederken diğer yandan da alt ettikten sonra canavarlardan topladıkları materyaller ile hayatlarını sürdürmekteler. Bu canavarları alt etmek için ise özel güçlere sahip rahibeler ve şövalyeler birlikte çalışıyor. Ana karakterlerimizden birisi olan Kuumi ise krallık tarafından gizli kapılar altında laboratuvarda üretilmiş bir rahibe. Kuumi, bir gün tutsak olduğu zindandan kaçıyor ve eski bir şövalye olan Jiiro ile karşılaşıyor. İkilimiz birlikte bir canavarı alt ediyor ve canavar ile savaşmadan önce tanıştıkları bir tüccarın da yardımıyla peşlerine düşen askerlerden kaçmayı başarıyorlar. Ars no Kyojuu ilk bölümlerinde aslında biraz klişe ilerlese ve vasata yakın seviyede animasyonlar ve çizimler barındırsa da az önce de söylediğim gibi ilgi çekici dünyası ve atmosferi sayesinde benim gözümde umut vaat eden bir şov. Çok büyük ihtimalle Asahi Production'ın tutku projesi olan bu şov şu anlık 12 bölüm olarak listelenmiş durumda ama umarım bu sezondaki hikaye hızlı bir biçimde oldu da bittiye getirilmez ve bir devam sezonu çıkar. Çünkü, anlatılmak istenen hikayenin çok daha fazla bölüm sayısına sahip olması gerektiğini hissediyorum.

Tsundere Akuyaku Reijou Liselotte to Jikkyou no Endou-kun to Kaisetsu no Kobayashi-san

Tsundere Akuyaku Reijou Liselotte to Jikkyou no Endou-kun to Kaisetsu no Kobayashi-san

Stüdyo: Tezuka Productions

Türler: Fantastik, Komedi, Romantizm

Kaynak: Hafif Roman

 Sıra bu sezonun benim için en büyük sürprizlerinden birisine geldi. Son zamanlarda popülerleşen, karakterlerin bir otome oyununun dünyasının içine girdiği isekai konseptine sahip hafif roman uyarlamalarından bir tanesine illa ki denk gelmişsinizdir. Bunlardan belki de en popüleri olan ve 2020 yılında çıkmış Hamefura gibi mesela. Bu tarz şovlar daha yeni yeni popülerleştiği için insanlar daha sıkıldı mı sıkılmadı mı bilemiyorum ama zaten otomeleri bir kenara bırakıp genel olarak isekai şovlarına baktığımızda da Tsundere Akuyaku türe ufak bir dokunuşla çok güzel bir bakış açısı getirmiş. Peki ne mi o ufak dokunuş? Karakterleri farklı bir dünyaya göndermemek. Evet, Tsundere Akuyaku isekai olmayan bir isekai. Kulağa saçma geldiğinin farkındayım o yüzden hemen açıklayayım. Diğer otome isekailerinin aksine, bu şovda karakterlerimiz oyunun içine direkt olarak girmek yerine oyundaki karakterlerden birisiyle iletişim kurabilmeye başlıyorlar ve bu sayede oyunun senaryosunu istedikleri şekilde değiştirebilmeye başlıyorlar. Amaçları da oyunda kötü karakter olarak gösterilse de aslında bir "Tsun dé Rais" olan Liselotte'yi kaçınılmaz sondan kurtarmak. Bunun için de Prens Siegwald ile iletişimde kalıp onu kendisine fark ettirmeden Liselotte'ye aşık etmeye çalışıyorlar. Genel olarak komedi ve romantizmin ön planda olduğu ve ilk bölümlerinde sizi kahkahalara boğacak olan bu şovun en büyük eksisi ise görsel kalite. Hem çizimler hem de animasyonlar vasatın bile altında bir durumda. Ancak, her ne kadar göz kanatsa da buna rağmen komedisi ile kendisini izlettirmeyi başarıyor.

Sugar Apple Fairy Tale

Sugar Apple Fairy Tale

Stüdyo: J.C. Staff

Türler: Fantastik, Macera, Romantizm

Kaynak: Hafif Roman

 Zamanında dünyaya hüküm süren perilerin insanlar tarafından alt edilip köleleştirildiği bir dünyada geçen Sugar Apple Fairy Tale, perilerin çok sevdiği bir yiyecek olan "Sugar Apple"ı yapmayı meslek haline getirmiş bir karakterin kızının, annesi öldükten sonra kraliyet tarafından bir "Sugar Apple" ustası olarak tanınmak için çıktığı yolculuğu konu alıyor. Sugar Apple Fairy Tale'ın ilk bölümlerini izlerken şov hakkındaki fikirlerim sürekli değişip durdu. İlk başta şovun bize sunduğu ilginç dünyayı, masalsı atmosferi, sanat tasarımını ve sanki bir masal kitabından çıkmış gibi duran arka plan çizimlerine bayılmıştım. Serinin teması zaten isminden de anlaşılacağı üzere peri masalıydı ve J.C. Staff kaynak eseri animeye uyarlarken bu temayı canlandırmayı çok iyi başarmıştı. Ancak, işler karakterleri yavaş yavaş tanımaya ve aralarındaki dinamiği görmeye geldiğinde orada büyük hayal kırıklığına uğradım. Çünkü, Sugar Apple Fairy Tale, shoujo mangalarda defalarca gördüğümüz klişe ve bayık karakter tiplemelerini kullanıyor. Bu arada buraya şöyle bir parantez açayım ki yanlış anlaşılma olmasın, shoujo mangalara karşı hiçbir ön yargım ya da garezim yok; hatta aksine, iyi yapıldığı sürece keyifle izlediğim anime uyarlamaları da mevcut. Sugar Apple Fairy Tale'in ana karakterleri iki kişiden oluşuyor; ilki, gençliğin de getirdiği saflıkla her şeyi kendi yöntemleriyle çözebileceğini sanan gözü pek ama bir o kadar da naif bir kişiliğe sahip olan Ann Halford iken ikinci karakterimiz de insanların eline tutsak düşmüş ve yolu Ann tarafından yolculuk esnasında onu korumak için köle olarak satın alınmaya kadar gelmiş olan bir savaşçı peri Shall Fen Shall. Fen de tıpkı Ann gibi defalarca gördüğümüz klişe tiplemede bir karakter. Kendisi her ne kadar havalı ve soğuk davranmaya çalışsa da—özellikle de Ann'e karşı—izleyici olarak içten içe biliyoruz ki kendisi aslında özünde iyi bir karakter. İzleyiciler olarak bildiğimiz bir başka şey ise, sürekli atışıp duran bu iki karakterin yolculukları esnasında birbirlerine aşık olacağı ve hikayeyi bir çift olarak bitireceği. Bunu nereden mi biliyoruz? Çünkü, aynı hikayeyi daha önce beş yüz defa gördük. Ayrıca, bu hikaye büyük ihtimalle olabilecek en düşük seviyede karakter gelişimine ve senaryo derinliğine sahip olacak. Tabii binde bir olasılıkla da olsa bu tahminlerin yanlış olduğu ve Sugar Apple Fairy Tale'in ikinci yarıda birden bire üstüne çok düşünülerek yazılmış kendine has derin bir hikayeye ve ustaca yazılmış karakter gelişimlerine sahip olan bir esere dönüşme ihtimali de var. Ancak, dediğim gibi bu çok düşük bir olasılık. O yüzden eğer shoujo manga klişelerini dert etmeyen ya da bu klişeleri çok seven birisi değilseniz Sugar Apple Fairy Tale pek de sizlik bir şov değil.

Koori Zokusei Danshi to Cool na Douryou Joshi

Koori Zokusei Danshi to Cool na Douryou Joshi

Stüdyolar: Zero-G ve Liber

Türler: Doğaüstü, Komedi, Romantizm, Yaşamdan Kesitler

Kaynak: Manga

 Youkai soyundan gelen ve doğaüstü güçlere sahip insanların var olduğu bir dünyada geçen hikayemiz, yeni bir iş yerinde çalışmaya başlamış "soğuk" kişiliğe sahip iki kişinin aralarındaki romantizmi konu alıyor. Dürüst olmak gerekirse, sezon başlamadan önce bu şovun animasyon stüdyosunun Zero-G olduğunu gördüğümde aha kesin yine bayık görselliğe sahip bir anime bizi bekliyor demiştim ama yanılmışım. Artık Liber isimli yeni kurulmuş stüdyonun katkılarından dolayı mı böyle oldu yoksa Zero-G bünyesine yeni çalışanlar mı kattı bilmiyorum ama bu şovun sanat tasarımı ve renk kullanımı şu ana kadar gördüğümüz Zero-G işlerinden bir iki gömlek üstte. Her ne kadar ana ikili arasındaki romantizm biraz fazla hızlı ilerliyormuş gibi hissettirse ve bazı sahnelerdeki kamera yönetimi kötü olsa da yine de eğer sakin ve yavaş ilerleyen romantizm temalı bir iş izlemek istiyorsanız, Koori Zokusei bu sezonun kaçırmamanız gereken isimlerinden birisi.

Tomo-chan wa Onnanoko!

Tomo-chan wa Onnanoko!

Stüdyo: Lay-duce

Türler: Komedi, Romantizm, Yaşamdan Kesitler

Kaynak: Manga

 Tomo-chan wa Onnanoko'yu daha önceden çokça duymuş ve çerezlik eğlenceli bir rom-com mangası olduğunun söylenmesinden dolayı da "bunu bir ara okuyayım ben" diye aklımın bir köşesine atıp zaten uyarlaması çıkar diye uzunca bir süre okumayı ertelemiştim. En sonunda da anime uyarlaması duyuruldu ve böylelikle mangasını okumak için ekstra bir zaman ayırmama gerek kalmadı. Ancak, bu uyarlamanın ilk üç bölümünden sonra keşke mangasını okusaymışım dedim, çünkü bu nedir arkadaş? Bunun ismi uyarlama olamaz, bu olsa olsa "uy" olur. Bayık karakter tasarımları, sıkıcı renkler ve neredeyse hareket etmeyen animasyonlar ile beraber buna uyarlama demeye bin şahit ister. Bazı sahnelerdeki animasyon kalitesi o kadar aşağıdaki acaba animeyi duyurulduktan sonra mı yapmaya başladılar diye düşünmeme neden oldu. Tamam, Lay-duce birkaç şov haricinde hiçbir zaman iyi prodüksiyona sahip bir stüdyo olmadı ama bu kadarı da resmen yüz karartıcı olmuş. Keşke yapımcılar komedisi yerli yerinde olan bu serinin animesi için başka bir stüdyo ile anlaşsaymış, bu uyarlamayı Lay-duce'a vermek yazık olmuş.

Otonari no Tenshi-sama ni Itsunomanika Dame Ningen ni Sareteita Ken

Otonari no Tenshi-sama ni Itsunomanika Dame Ningen ni Sareteita Ken

Stüdyo: project No.9

Türler: Komedi, Romantizm, Yaşamdan Kesitler

Kaynak: Hafif Roman

 Ben artık yavaş yavaş project No.9'da tek amacı olabilecek en bayat diyaloglara sahip hafif romanları bulmak olan bir departman olduğuna inanmaya başladım. Bir değil iki değil üç değil, dört oldu artık bu. Böyle diyaloglar yazmak için bir yazarın ya aşırı amatör bir yazar ya da hayatının son 5-10 yılında hiçbir insanla konuşmamış birisi olması lazım. Bu kadar bayat diyalogların üstüne bir de project No.9'un her zamanki vasat prodüksiyon kalitesi de eklenince ortaya aynısından defalarca gördüğümüz, öne çıkan hiçbir özelliği olmayan bir hafif roman uyarlaması çıkıyor. Umarım kaynak eseri okuyan ve öven kişiler haklıdır da şov ilerleyen bölümlerde daha iyi bir hal alır.

Benriya Saitou-san, Isekai ni Iku

Benriya Saitou-san, Isekai ni Iku

Stüdyo: C2C

Türler: Fantastik, Komedi, Macera, Yaşamdan Kesitler

Kaynak: Manga

 Sürekli kendini kasmaktan kramp girmiş isekailardan sıkıldınız mı? Artık sürekli aşağılık kompleksine sahip ve hiçbir vasfı olmayan karakterlerin etrafında dönen saçma sapan hikayeler izlemek istemiyor musunuz? Tek isteğiniz arkanıza yaslanıp çerezlik eğlenceli bir isekai mı izlemek? O zaman doğru yerdesiniz. Benriya Saitou-san, sadece haftalık 20 dakikanızı harcamanız karşılığında size 4-5 dakikalık kısa hikayelerden oluşan, bazen ana ekibin bazen de tamamen rastgele karakterlerin etrafında şekillenen ve sizi güldürmese bile en azından tebessüm ettirecek komedi sahnelerini garanti ediyor. Hadi, ne duruyorsunuz. Siz de Benriya Saitou-san'ı hemen şimdi izleyerek diğer birçok sezonluk isekai animesinden daha kaliteli görselliğe ve komediye sahip bir yapımı arkanıza yaslanarak keyifle izleyebilirsiniz.

Ningen Fushin no Boukensha-tachi ga Sekai wo Sukuu you desu

Ningen Fushin no Boukensha-tachi ga Sekai wo Sukuu you desu

Stüdyo: GEEKTOYS

Türler: Aksiyon, Fantastik, Macera

Kaynak: Hafif Roman

 Ningen Fushin, beni ilk bölümüyle umutlandıran ve ikinci bölümüyle de çabucak hayal kırıklığına uğratan bir şov oldu. İlk bölümü ne yaptığını bilen, doğru düzgün bir ana fikre ve temaya sahip, her ne kadar görsel kalitesi çok kötü olsa da yazım kalitesiyle bu açığı kapatabilecek bir şovmuş hissiyatı verirken ikinci bölümde karakter dinamiklerinin gelişim temposunun bir anda ışık hızıyla yarışmaya çalışmasından ötürü tüm potansiyelini çer çöp etti. Hala daha sezondaki diğer birçok boş fantastik yapımdan daha oturaklı bir yapıya sahip olsa da sırf bunun için gözlerinizi acıtmaya değer mi? Orası da sizin karar vermeniz gereken bir konu.

Isekai Nonbiri Nouka

Isekai Nonbiri Nouka

Stüdyo: Zero-G

Türler: Fantastik

Kaynak: Hafif Roman

 Isekai Nonbiri Nouka, her sezon görmeye alıştığımız, vasatın bile altında prodüksiyon kalitesine sahip olan isekai animelerinden bir başkası. Her ne kadar uzaktan bakıldığında ne olduğu belli olsa da çiftçilik temasına sahip olması ilgimi çektiği için nasıl bir şey yapmışlar diye merak edip biraz izleyeyim dedim ve daha ikinci bölümden ne olduğu belli oldu. Çiftçilik konusunda her ne kadar yarım yamalak da olsa izlemesi keyifli bir iş çıkarmış olsa da ikinci bölümde yeni bir karakterin hikayeye eklenmesine rağmen bunun resmen ışık hızında, hiçbir doğru düzgün temel veya gelişim olmadan yapılmış olmasından ötürü bunun da aynısından defalarca gördüğümüz güç fantezisi türündeki isekailerden pek de bir farkı olmadığını çabucak anladım. Isekai Nonbiri Nouka, her ne kadar çiftçilik teması ile kendisine tarz bir yol izlemeye çalışsa da yine düşük prodüksiyon kalitesine sahip ve yazım konusunda tembele kaçılmış bir isekai işi.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Yorumlar

https://bakim.turkanime.net/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!

Disqus Yorumları